Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen "Hayat Rehberi Kur'anKonulu Tefsir" projesi tanıtım programına katıldı.
DİYANET İŞLERİ BAKANI KONUŞTU
Konuşmasında, Allah'ın insana birçok nimet verdiğini, bunların başında ise akıl ve vahyin geldiğini belirten Erbaş, aklın insanı diğer varlıklar arasında müstesna bir konuma yükselttiğini, vahyin ise insanı değerli kıldığını kaydetti.
Hazreti Adem'den başlayan ve Hazreti Muhammed ile son bulan vahyin insana öncelikle kim olduğunu hatırlattığını anımsatan Erbaş, "Vahiy, insanın yeryüzünde bulunuş amacını, ideal yaşama biçimini ve 'ahiret hayatı' dediğimiz ölümden sonraki hayatın hakikatlerini öğretmektedir. Bu bağlamda, Kur'anı Kerim, tevhitten adalete, nübüvvetten ahirete, ibadetten ahlaka, alemin yaradılışından insanın varoluş gerekçesine varıncaya kadar hayatın tüm alanlarını kuşatan ilkeleri ve mesajlarıyla insanlığın yolunu ve ufkunu aydınlatmadır." diye konuştu.
Kur'anı Kerim'e iman eden müminlerden beklenenin vahyin değerini idrak edip adalet ve güzel ahlak merkezli bir hayat yaşamak olduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:
"Evinden işine, mabedinden mektebine, ticaretinden sanatına, sokağından şehrine varıncaya kadar hayatın her alanında Allah'ın ezeli ve ebedi kelamını rehber edinmektir. Rahmet, şifa ve bereket kaynağı olan Kur'anı Kerim'in nihai gayesi, insanın dünya ve ahiret huzurunu temin etmektir. Bu gayeye matuf olarak iyice anlaşılsın diye ilk muhataplarının dilinde, hayatla ahenk içerisinde parça parça ayetler halinde indirilmiştir. Kur'an'ı insanlara en güzel şekilde tebliğ etmekle görevlendirilen sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed ise her hali ve tavrıyla, adeta onu yaşanan bir hayata dönüştürmüştür."
Kur'an'ın son ilahi vahiy olması hasebiyle evrensel bir kitap olduğunun altını çizen Erbaş, "Onun mesajları ve ilkeleri, tüm zamanlara ve bütün insanlığa hitap etmektedir. Kur'an'ın kıyamete kadar varlığını devam ettirecek olması aynı zamanda, onu anlama çabasının da her daim dinamik kalmasını gerektirmektedir. Her okuduğumuzda sanki yeni inmiş gibi bir hissi uyandırması da bunun en büyük göstergesidir. Bu yüzden müminler, onun evrensel mesajının en ideal ve en doğru şekilde anlaşılmasını bir iman ve kulluk sorumluluğu olarak telakki etmişlerdir." değerlendirmesinde bulundu.
Asrı saadetten bu yana Müslümanların Kur'an'ın mana derinliklerini keşfetmeye ve onu doğru şekilde anlamaya çalıştığını aktaran Erbaş, bugüne kadar taşınan güçlü bir metodoloji, büyük bir müktesebat ve çeşitli ilmi disiplinlerin oluştuğunun altını çizdi.
Tefsir projesi 6 yıllık uzun ve titiz bir çalışmanın ardından tamamlandı
Hazreti Muhammed ile başlayan ve sistematik şekilde bugüne kadar gelen tefsir geleneğinin Kur'an'ın mesajını hayatla buluşturma ve bütün insanlığa ulaştırma arzu ve heyecanının yansıması olduğunu dile getiren Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, omuzlarımızdaki bu ulvi mesuliyetin ağırlığını daima hissettiğimizi açıkça ifade etmek isterim. Anayasada belirtilen 'toplumu din konusunda aydınlatma' görevi gereği Başkanlığımız, İslam'ın ilkelerini, Kur'an'ın mesajını ve Resuli Ekrem'in sünnetini en doğru yöntem ve biçimde insanımıza ulaştırmaya çalışmaktadır. Kuruluşundan günümüze bu minvalde yayınladığı eserler ve ürettiği hizmetler esasında bu idealin belirgin bir yansımasıdır. Bu gerçekten hareketle Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının, 2015 yılının haziran ayında konulu tefsir projesini hayata geçirdiği malumlarınızdır. Kapsamlı ön çalışmalar, yoğun istişareler ve geniş müzakerelerin ardından başlayan bu proje, 6 yıllık uzun ve titiz bir çalışmanın ardından hamdolsun tamamlandı."
"Hayat Rehberi Kur'an" tefsirini milletle buluşturmanın heyecan ve sevincini yaşadıklarını belirten Erbaş, şunları kaydetti:
"Medeniyetimizin büyük ilmi müktesebatı ve ilahiyat ile İslami ilimler fakültelerinin birikimi ışığında hazırlanmış olan bu eser, Kur'anı Kerim'in evrensel mesajını, çağımızın idrakine sunma gayesinin bir ürünüdür. Bu eseri ayrıcalıklı kılan en önemli özellik, bir konuyla ilgili bütün ayetlerin bir araya getirilerek Kur'an bütünlüğü içerisinde güncel bir dil ve üslupla yorumlanmış olmasıdır."