TUNUS (AA) ABDULBASIT EZ ZAGİBİ /MEHMET AKİF TURAN Başkent Tunus'un güneybatısında yer alan Hidra Antik Kenti, bölgede Roma döneminden kalan en önemli yapılardan biri olarak dikkati çekiyor.
Tunus'un Cezayir'e sınır vilayetlerinden Kasrin'de yer alan Hidra Antik Kenti'nin Roma dilindeki ismi ise "Emidra". Emidra, MS 614 yıllarında Roma savaşçıları için bir kışla olarak kuruldu. Yaklaşık 60 yıl sonra yerleşim yerine dönüşen Emidra, Kartaca ile şu an Cezayir sınırları içerisinde kalan bir diğer Roma kenti Tibessa arasında yer alması dolayısıyla zamanla önemli ticaret noktalarından biri haline geldi.
Roma ordusuna bağlı Kutsal Üçüncü Lejyon'un yerleşkesinden doğan şehir
Tunus Üniversitesi Antik Tarih Profesörü Lütfi elNedari, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Emidra'nın Roma ordusuna bağlı Kutsal Üçüncü Lejyon'un MS 614 yıllarında İmparator Augustus döneminde bölgede yaşanan yoğunlaşmanın ardından tarih sayfalarındaki yerini aldığını belirtti.
Bölgede gerçekleştirilen kazılarda ve tarihi eserler üzerindeki araştırmalarda birçok Romalı yetkilinin ve savaşçının ismine rastlandığını aktaran Nedari, "Askeri karargâh olan Emidra, özellikle Berberi Lider Takfarinas (Tikfarin) ayaklanmasının bastırılması sırasında yerel halktan alınan askerlerin de katılımıyla 6 bin civarında asker için bir yerleşke haline geldi." dedi.
Hidra'nın batısında, Cezayir sınırları içerisinde kalan Tibessa'ya geçişlerin artmasının ardından Hidra'nın yerleşim yeri haline geldiğini kaydeden Nedari, "Bir yerleşkeyken meşhur bir sığınak haline gelen Hidra, MS 75 yılında şehirleşti. MS 6996 yıllarında ekonomik ve sosyal olarak büyük bir değişim yaşayan Emidra, stratejik konumundan dolayı artık Roma'nın Afrika eyaletindeki meşhur şehirleri arasındaki yerini aldı." ifadelerini kullandı.
Askeri yerleşkeden anıtlar kentine
Emidra'da yapılan arkeolojik çalışmalarda kentin yaklaşık 150 hektarlık bir alanı kapsadığının anlaşıldığını aktaran Nedari, "Bulunan yazıtlardan bölgenin bir Roma şehri olduğu ve Roma şehirleri arasında önemli bir yerde bulunduğu anlaşılıyor. Emidra sakinlerine Roma vatandaşlığı verilmesi ve İmparatorluk vatandaşı sıfatı taşıması bunun en önemli göstergesi. Ayrıca Roma İmparatorluğu'nun yargıdan ibadete tüm kurumlarının şehirde yer aldığı görülüyor." dedi.
Emidra'nın hızlı bir şekilde geliştiğini kaydeden Nedari, "Şehrin ekonomik refahı gelişimine de yansıdı ve hızlıca kentleşti, yavaş yavaş klasik Roma kentine bürünen şehirde birçok anıt inşa edildi." diye konuştu.
Buradaki anıtlara ilişkin de bilgi veren Nedari, "Zafer Takı, 195 yılında Afrika kökenli Roma İmparatoru Septimius Severus döneminde kentin doğu girişine inşa edildi. Bu zafer takı günümüze kadar ulaşan eserlerden." dedi.
Şehrin tarihi eserleriyle hala ayakta olduğuna dikkati çeken Nedari, pasajlarla çevrili küçük dükkanlar, taş döşemeli şehir meydanı, pazar yeri ve Roma hamamı kalıntılarının da görülebildiğini belirtti.
Arkeolojik kazılarda kentin kuzey tarafındaki tiyatro kalıntısı ve mozaik panellerle süslenmiş evlerin keşfedildiğini söyleyen Nedari, "Akdeniz Adaları tablosu bu keşiflerdeki en önemli eserlerin başında geliyor. 36 metrekare boyutundaki tabloda Akdeniz'in doğu havzası ve adaları resmedilmiş." ifadelerini kullandı.
Emidra'da Hristiyanlık dönemi ve kentteki arkeolojik çalışmalar
Kentteki Hristiyan mirasına ilişkin de bilgi veren Nedari, "Emidra’yı ortadan ikiye ayıran vadinin iki tarafında yer alan kiliselerin yanı sıra merkezinde de birkaç kilise bulunuyor. Kentin en ünlü simgesi ise 6. yüzyıl Bizans döneminde yapılan kale." diye konuştu.
Bizans döneminde yapılan eserler incelendiğinde şehirde iki dilin kullanıldığını aktaran Nedari, Latincenin günlük, Yunancanın ise bilim ve edebiyat dili olduğunu söyledi.
Hidra Ulusal Miras Enstitüsü Temsilcisi Adil Seadi de antik kentte yapılan arkeolojik kazılara ilişkin bilgi verdi.
Seadi, "2003 ile 2004 yılları arasında, TunusFransız ortak arkeolojik kazı çalışmalarının ardından, Emidra’nın Kartaca ve Tibessa'yı birbirine bağlayan Romalılar tarafından inşa edilen Kuzey Afrika'nın en önemli ticaret yolu olduğu keşfedildi." dedi.
Hidra ile Tunus'un güneyinde yer alan Gabes'i birbirine bağlayan diğer bir ticaret yolu bulunduğunu kaydeden Seadi, bu yolun da askeri, ticari ve idari olarak kullanıldığına dikkati çekti.