Yangınlar, seller, deprem, salgın hastalık… Hepsi yakın dönemde ülkemizin karşı karşıya kalmış olduğu ve maddi manevi önemli kayıplara uğradığımız doğal afetler olmuştur. Bu afetler nedeniyle bazı bölgelerimiz için Cumhurbaşkanı kararıyla afet bölgesi ilan edilmesi kararı alınmıştır.
Mücbir Sebep Nedir?
Mücbir sebep, hukukta görevin, taahhüdün ve sorumluluğun yerine getirilmesine engel teşkil edebilecek nitelikte bulunan ölüm, iflas, hastalık, afet ve benzeri haller olarak tanımlanmıştır. Vergi mevzuatımızda ise mücbir sebeple ilgili düzenlemelere Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) yer verilmiştir.
VUK’ un 13. Maddesinde “... Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler” mücbir sebep olarak kabul edilmiştir.
Aynı Kanun’un 15. Maddesinde ise, mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceğine yer verildikten sonra, “Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilan etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir” hükmüne de yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun doğal afetleri ilgilendiren bir başka maddesi de “Verginin Terkini” başlıklı 115. Maddedir. Anılan maddede, yangın, yer sarsıntısı gibi afetler yüzünden “Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezalarının, keza mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin de Arazi Vergisi borçları ve vergi cezalarının, Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olarak kısmen veya tamamen terkin olunacağı öngörülmüştür.
Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda belirtilen maddeleri; yangın, sel, deprem gibi afetlerin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi açısından mücbir sebep olarak kabul edildiğini, Maliye Bakanlığının mücbir sebep olarak kabul edilen bu haller nedeniyle söz konusu mahallerde veya afete maruz kalanlar açısından mücbir sebep hali ilan etmeye ve bu sürelerde vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkili olduğunu öngörmektedir. Kısaca Maliye Bakanlığının mücbir sebep hallerinde, beyannamelerin verilmesi ve tahakkuk eden ödemelerin ertelenmesi, vergi borçlarının ertelenmesi gibi yetkileri bulunmaktadır. Bakanlığın diğer önemli bir yetkisi de varlıklarının veya mahsullerinin belirli bir kısmını kaybedenlerin vergi borçlarının terkin edilmesiyle ilgili bulunmaktadır.
Mücbir Sebep Halleri
Ülkemizde önemli tabii afetlerle karşılaşıldığında alınan ilk önemli önlemlerden biri de Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ivedilikle mücbir sebep hali ilan edilmesi olmaktadır. Aşağıda ülkemizde geçtiğimiz yıl ve içerisinde bulunduğumuz yılda karşılaşmış olduğumuz önemli tabii afetler ile mücbir sebep hali ilan edilen gelişmelere yer verilmiştir.
Salgın Hastalık ve Mücbir Sebep Hali İlan Edilmesi
2020 yılının Mart ayından itibaren ülkemizi de etkilemeye başlayan COVİD-19 salgını nedeniyle 518 Sayılı VUK Genel Tebliği ile; ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar, salgından doğrudan etkilenen ve Bakanlıkça belirlenen sektörlerde faaliyette bulunanlar ile İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler kapsamında geçici süreliğine faaliyetlerine ara verilmesine karar verilen işyerlerinin bulunduğu sektörde faaliyette bulunan mükelleflerin 01.04.2020 – 30.06.2020 tarihleri arasında mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir. Bu kapsamda Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında verilmesi gereken Muhtasar ve KDV beyannamelerinin verilme süreleri Temmuz ayına, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri de Ekim, Kasım ve Aralık aylarına uzatılmıştır.
Bir başka mücbir sebep durumuna da 524 No.lu VUK Genel Tebliği’nde yer verilmiştir. Anılan Tebliğde yapılan düzenlemeyle; COVİD-19 salgınıyla mücadele kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından alınan tedbirler uyarınca geçici süreliğine faaliyetlerine ara verilmesine, faaliyetlerinin tamamen durdurulmasına karar verilen sektörlerde faaliyette bulunanların 1 Aralık 2020 tarihinden itibaren mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir. Mücbir sebep halinin İçişleri Bakanlığınca alınacak karara göre sonlanması uygun bulunmuştur.
Mücbir sebebin devam ettiği dönemde verilmesi gereken muhtasar ve KDV beyannameleri, mücbir sebep halinin sona ereceği tarihi takip eden ayın 26. günü, ödemeleri ise beyannamenin verilmesi gerektiği ayı izleyen aydan itibaren takip eden ayın sonuna kadar uzatılmıştır.
Yangınlar ve Mücbir Sebep Hali
Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 yılından itibaren ülkemizin çeşitli yerlerinde meydana gelen yangınlara ilişkin olarak Osmaniye, Antalya, Mersin, Adana ve Muğla ilimizin muhtelif ilçelerinde mücbir sebep hali ilan etmiştir. Buralardaki mükellefler için yangınların 2021 yılında -üç ay süreyle- mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir.
Mücbir sebep hali süresince; verilmesi gereken beyanname ve bildirimler ile bunların tahakkuk etmiş ödeme süreleri keza mücbir sebep süresi içerisinde ödenmesi gereken her türlü vergi, ceza ve gecikme faizlerinin ödeme süreleri uzatılmıştır.
Seller ve Mücbir Sebep Hali
Ülkemiz 2021 Temmuz ayının sonunda Ege ve Akdeniz bölgelerinde başlayan yangınlarla mücadele ederken, bu defa da 2021 Ağustos ayının başlangıcında ve 2023 Nisan ayında Karadeniz bölgemizde ortaya çıkan sel felaketleriyle uğraşmak durumunda kalmıştır. Kastamonu, Sinop ve Bartın illerimizin muhtelif ilçelerinde meydana gelen sellere ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından mücbir sebep hali ilan edilmiştir.
Sel felaketinde de kısa bir süre önce meydana gelen yangınlarda olduğu gibi mücbir sebep hali süresince verilmesi gereken beyannameler ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ve süreleri mücbir sebep hali ilan edilen döneme isabet eden her türlü vergi, ceza ve gecikme faizlerinin ödeme süreleri uzatılmıştır.
Ülkemizin son dönemlerde karşılaşmış olduğu tabii afetler ve bu nedenle mücbir sebep hali ilan edilen dönemleri gösteren bir tabloya aşağıda yer verilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Son yıllarda ülkemiz deprem, salgın hastalık, yangınlar ve sel felaketleriyle karşı karşıya kalmıştır. Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli” (IPCC) tarafından henüz çok yeni olarak hazırlanmış olan bir Rapor bu konuda oldukça önemlidir. “İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli” başlıklı Raporda da dünyadaki iklim sistemlerindeki değişimin, insan kaynaklı olduğu, gaz salınımlarının sera etkisine yol açarak küresel ısınmayı arttırdığı ve bu gaz salınımının aşağı çekilmesi gerektiği belirtilmiştir. Raporda vurgulanan önemli bazı hususlara aşağıda yer verilmiştir:
- İnsan faaliyetleri sonucunda gezegenin ikliminde hızlı ve büyük ölçekli değişimler meydana geldi.
- Bu durum 1750’den bu yana sera gazı konsantrasyonlarında yaşanan artışlar sonucunda gerçekleşti.
- Gezegenin büyük bölümü, sıcak hava dalgalarını içeren aşırı sıcaklara maruz kalıyor
- Küresel ölçekte deniz seviyelerinde bu yüzyılın sonunda iki metrelik bir artış olması beklenmektedir.
- Yaz aylarında yaşanan yangınlar ve seller, insan kaynaklı küresel ısınma sonucu iklim sisteminin değişmesiyle, aşırı hava olaylarının seyrine örnek oluşturuyor.
- Aşırı yağış olaylarının sıklaşması öngörülüyor. Yağışların sıklaşmasının yanında yüzeye düşen yağış miktarında da önemli artış olacağı tahmin ediliyor.
Raporda belirtilen temel bulgular, yaz aylarında ülkemizde gerçekleşen yangınlar ve sel felaketleriyle örtüşmektedir. Gerçekten de bu aylarda Ege ve Akdeniz bölgelerimiz uzun süreli büyük yangınlara maruz kalırken, Karadeniz bölgemiz de aşırı yağışların, sellerin etkisi altında kalmıştır. Bu olumsuz gelişmeler, Raporda yaşandığı belirtilen aşırı hava olaylarının ülkemizde de gerçekleşmiş olduğunu göstermektedir.
Raporda aşırı hava olaylarının iklim sisteminin değişimiyle meydana geldiği belirtilmektedir. Dolayısıyla benzeri olayların ülkemizde önümüzdeki dönemlerde de sıklıkla gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla, orman yangınlarına karşı -ekonomik olup olmadığına bakılmaksızın uçak ve helikopter gibi hava araçlarının temini (zira orman varlığı her türlü ekonomik değerin üzerindedir), su baskınları ve sellere karşı da dere yatakları üzerindeki yapılaşmanın, düzensiz yapılaşmanın önlenmesi gibi acil önlemler alınması gerekmektedir. Karşılaştığımız diğer tabii afetlerden depremlere karşı kentsel dönüşümün hızlandırılması, doğru zeminler üzerinde dayanıklı yapılar inşa edilmesi, salgın hastalığa karşı da aşı çalışmalarının, aşılamanın mutlaka başarıyla tamamlanması gibi birçok önlem alınması gerekmektedir. Özetlenecek olursa, ülkemizde değişen iklim koşullarına bağlı olarak sıklıkla karşılaşmaya başladığımız tabii afetlere karşı çok yönlü önlemler alınmasına ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır. Yaşanan gelişmeler ve iklim değişikliğiyle ilgili Raporda vurgulanan hususlar bu zorunluluğu göstermektedir.
Çalışmanın içeriğinde belirtilen hususlar, mücbir sebep hali ilan edilmesi durumunda Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından vergisel yönden iki önemli tedbir alınmakta olduğunu göstermektedir. Bunlardan birincisi, mücbir sebep halinin devam ettiği süre içerisinde verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme süreleri ile bu beyanlar üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ve ayrıca mücbir sebep hali ilan edilen dönem içerisinde ödenmesi gereken her türlü vergi, ceza ve gecikme faizlerinin ödeme sürelerinin uzatılmış olmasıdır. Süre uzatımı genelde üç veya dört ay olarak belirlenmekte, beyanname verme ve vergi ödemeleri de bu tarihten sonraya ertelenmektedir.
Alınan ikinci önemli tedbir ise afete uğrayanların vergi borçlarıyla ilgili bulunmaktadır. Bu mükelleflerin vergi borçları gerekli şartları taşımaları kaydıyla faiz alınmaksızın 24 aya kadar taksitlendirilmektedir. Mücbir sebep hali ilan edilen durumların tümünde bu tedbire de yer verilmiş olduğu görülmektedir.
Söz konusu tedbirlerle ilgili olarak belirtilmesi gereken husus, mücbir sebep halinin devam ettiği süre içerisinde vergi beyannamelerinin verilme ve ödeme süreleri, alınan kararlar uyarınca otomatik olarak uzarken, vergi borçlarının taksitlendirilmesi için mükelleflerin talepte bulunması gerektiğidir.
Vergi borçlarıyla ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da afet hallerinde vergi borçlarının terkin edilebilme imkanının mevcut olmasıdır. Hazine ve Maliye Bakanlığınca depremde varlıklarını kaybeden vergi mükelleflerinin Vergi Usul Kanunu’nun 115. Maddesi uyarınca terkin talep etmeleri mümkündür. Bu hususa dikkat çekilmiş ve mükelleflere böyle bir imkanın bulunduğu bilgisi verilmiştir. Ülkemizde gerçekleşen yangın ve sel felaketlerinde, bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın manevi kayıplarının yanında çok önemli maddi kayıpları da ortaya çıkmıştır. Bu gibi afetlerde, vergi borçlarının taksitlendirilmesinin ötesinde terkin edilmesinin de mümkün olduğunun hatırlatılması yerinde olacaktır. Bu itibarla yakın dönemde karşılaşmış olduğumuz yangınlar, seller gibi tabii afetler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilmesiyle ilgili olarak kamu oyuna yapılan öncelikli açıklamalarda, vergi borçlarının terkin imkanının da olduğunun vurgulanması, farkındalık yaratma açısından yararlı olacaktır.