Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel TBMM’de "EYT Yasası" başlıklı bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Konuşmasında birçok mağduriyete değinen Yüksel, Bağ-Kur Tescil mağdurlarının da sesi oldu. Yüksel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Kamu Birliği Konfederasyonu, Anıt Park’ta adalet, liyakat, hakikat çağrısında bulundu Kamu Birliği Konfederasyonu, Anıt Park’ta adalet, liyakat, hakikat çağrısında bulundu

"Bir konumuz ise EYT yasasından ayrılanların Bağ-Kurlular ve Bağ-Kur tescil mağdurları olmuştur. EYT'li Bağ-Kur'luların isteklerini de şu şekilde sıralayabiliriz:

SGK çatısı altında hiçbir ayrıma gidilmeksizin, SGK'liler hangi şartlarda emekli oldular ise 1999 öncesi EYT'li Bağ-Kur'luların da aynı prim gün sayısı ile emkli olması. Bu adaletin sağlanması iççin de uygun olan prim gün sayısı SGK'de olduğu gibi 5975 olması gerekmekte. Bu takdirde 1999 öncesi EYT'li Bağ-Kur'lular için 7200 adil bir çözüm değildir. 7200 prim günü ile meklilik olduğu takdide geride birçok mağdur bırakacaktır.

EYT'li Bağ-kurlular için cari dönemden ve ihtiyaç kadar prim günü ile ihya yapılandırılması uygun olacaktır. Şu anki ihya yapılandırılmasında ortaya çıkarılan astronomik fiyatların ödenmesi mümkün değildir.

1999 öncesi kısmi emeklilik, kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaş ve 5400 gün idi. EYT yasası çıkarken kısmi emeklilik bekleyenler mağdur edilmişti ve bu insanların mağduriyetleri giderilmelidir. Bağ-Kur tescil mağduriyeti ise 1982-2000 yılları arasında devletin belirlediği yasal koşullara uygun olarak ticari faaliyetlerde bulunmuş, esnaf ve sanatkarlık yapmış mükelleflerin mükellefiyet zorunluluğu olan sigortalılık haklarına erişememesidir.

1479 sayılı kanunun 24.maddesine göre; maliyeye vergi mükellefiyeti olarak ya da vergi mükellefiyet zorunluluğu olmayanlar yetkilendirilmiş meslek gruplarına kayıt yolu ile esnaf ve sanatkarlık yapanlar, şirket ortaklığı yolu ile ticari faaliyette bulunanlar, ticaret odalarına kayıt tarihi ile zorunlu sigortalılık koşulları oluştur.

1479 sayılı kanunun 25.maddesine göre faaliyetlerine başladıkları tarihten başlayarak zorunlu olarak bağkur kaydı oluşur ve Bağ-Kur'lu sayılır. İlgili kurumların bildirimi ile kurumca resen kaydı yapılır, ilgili kanun 3 ay içerisinde mükellefin başvuru yapabileceğini ancak yapılmaması durumunda da kaydın otomatik olarak oluşacağını belirtir.

1479 sayılı kanunun 26.maddesinde ise, hak ve sorumluluklardan vazgeçilemeyeceğini, azaltılamayacağını, aksine yeni hüküm koyulmayacağını belirtir. Bağ-Kur tescil mağdurları 1479 sayılı kanunun sigortalılık koşullarının oluşmasına ve sigortalı sayılması gerektiği halde, kaydı bulunamayan sigortalılık haklarından mahrum bırakılanlardır.

Sigortalılık koşulları oluşmuş mükelleflerin resen kaydı yapılıp, hiç ödemesi bulunmayanlar ya da kurum tarafından resen kaydı yapılmamış olanlar için geçici 18.madde yasalaştırılarak 4.10.2000 ve 1.10.2008 tarihlerine sigortalılık hak ve yükümlülüklerine kısıtlama getirilmiştir. Oysa 1479 sayılı kanunun 26.maddesine göre sigortalı sayılan Bağkurlu esnafın hak ve yükümlülükleri için kısıtlama getirilemez maddesi bulunmaktadır. Beliritlen tarihlerdeki sigortalıların resen kaydı bulunmayanlar için getirilen ek koşul ile şahsen başvuru istenilerek 6 ay süre verilmesi ve toplu ödeme talep edilmesi hak kayıplarını engellememiştir.

Bağ-Kur tescil mağdurları af, bağış ya da ilave haklar istemiyor. 20 yılı aşkın mağduriyetinin telafisini istemektedir. Sigortalılık koşullarının oluştuğu 1982-2000 yılları arasındaki çalışma hayatında olduğunu, süre kısıtlaması olmadani devletin kurumlarından aldığı belgeler ile sosyal güvenlik kurumuna ispat ve ibraz ederek bağkur tescilinin yapılmasını, prim ödeme yükümlülüklerini yerine getirilebildiğinde sigortalılık haklarına erişme, önündeki engelin kaldırılmasını ilgili 1982-2000 tarihlerinde yürürlükte bulunan kanunların işletilerek sosyal güvenlik haklarını geri almak istemektedir.

Devletine hiçbir şekilde maddi yük olmadan kendi kaynağını kendisi oluşturarak geriye dönük borçlanma hakkının iadesiyle hazineye sağlayacağı milyarlarca lire, faizsiz gelirle devlete kaynak sağlayacaktır.

Hem devlet kazanacak, hem de yüz binlerce mağdur edilmiş vatandaş, mahrum bırakılmış sosyal güvenlik hakkına kavuşmuş olacaktır."

Editör: Zeynep Peksoy