TÜSAD'dan "31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü" dolayısıyla yapılan açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, tütün kullanımında 20 yıl öncesine kıyasla belirgin bir azalma olduğu, 2000'de 15 yaş ve üzeri dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 33'ünün tütün kullandığı, 2020'ye gelindiğinde ise bu oranın yüzde 22'ye indiği aktarıldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Kara, sigaranın akciğer kanseri başta olmak üzere, astım, kronik obstürktif akciğer hastalığı gibi birçok solunum yolu hastalığının temel etkeni olduğunu belirtti. Kalp ve damar sorunları, mide ve bağırsak hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, idrar yolu problemleri, beyin fonksiyon bozuklukları, unutkanlık, göz tansiyonu ve bazı cilt hastalıklarının sigara içenlerde içmeyenlere göre daha fazla görüldüğüne dikkati çeken Kara, tütün ürünleri kullanımının hem kadın hem de erkeklerde üreme sistemi bozukluklarına yol açtığını bildirdi.
Sigara ve tütün ürünleri kullanımının her yıl en az 8 milyondan fazla insanı hayattan koparan, ülke ekonomilerine yük olan ve çevreye zarar veren çok yönlü global bir sorun olduğunun altını çizen Kara, nikotin bağımlılığının uzman yardımıyla tedavi edilebileceğini kaydetti.
"Bu tip ürünler bağımlılığı sona erdirmez"
Doç. Dr. Kara, tütün endüstrisinin "zararı azaltılmış ürün" kavramıyla ham maddesi tütün ve nikotin olan teknolojik cihazları pazara dahil ettiğini belirterek, yeni ve modern görünümlü bu ürünlerin özellikle gençler için cazip hale getirildiğini ifade etti.
Yeni nikotin ürünlerinden birinin de içinde sentetik nikotin bulunan ve ağız içine yerleştirilen "nikotin keseleri" olduğunu aktaran Kara, "Tütün endüstrisi 'zarar azaltma' ya da 'bırakma' söylemiyle pazarlasa da bu tip ürünler bağımlılığı sona erdirmez ve bireylerin hem tütün hem de bu yeni nesil araçları kullanarak, ikili kullanım çıkmazına girmelerini sağlar." uyarısında bulundu.
"3,2 milyon hektar verimli arazi tütün yetiştiriciliği için kullanılıyor"
"Sağlığa zararlarının yanı sıra tütün yetiştiriciliği nedeniyle dünyadaki kısıtlı çevresel ve besin kaynakları da tehdit altında." değerlendirmesini yapan Kara, şu verileri paylaştı:
"Toplamda 124'ten fazla ülkede 3,2 milyon hektar, yiyecek yetiştirmeye uygun verimli arazi tütün yetiştiriciliği için kullanılıyor. Kısıtlı olan tarım arazilerinin ihtiyaç duyulan gıda mahsulleri yerine tütün yetiştiriciliği için kullanılması nedeniyle ülkelerin karşılaştığı gıda güvenliği sorunları artıyor. Dünyada 79 ülkede 349 milyon insan akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya. Tütün tarımı, toplam ormansızlaşmanın yaklaşık yüzde 5'ini oluşturuyor. Tütün yetiştiriciliği ayrıca CO2 emisyonlarına ve iklim değişikliğine katkıda bulunuyor. 300 sigara yapmak için kabaca bir ağaç feda ediliyor. Tütün yetiştiriciliği çölleşme ve toprak erozyonu gibi afetleri hızlandırıyor."
Kara, tütün yetiştiriciliğinde yoğun kullanılan zirai kimyasallar, gübre ve katkı maddelerinin toprağın bozulmasına sebep olduğunu, bu kimyasal maddelerin suya karışarak göller, nehirler ve içme suyu kaynaklarını kirlettiğini anlattı.
Yeşil tütün hastalığı
Doç. Dr. Volkan Kara, tütün toplamada çalışan çiftçiler ile ailelerinin sağlığının bozulduğuna işaret ederek "yeşil tütün hastalığı"na dair şunları kaydetti:
"Bu hastalık, tütün yapraklarını tutarken cilt tarafından emilen ve daha sonra vücuda dağılan nikotinden kaynaklanır. Ortalama 1-3 gün süren refleks kusma, baş dönmesi, baş ağrısı, karın ağrısı ve nefes darlığı ile kendini gösterir. Hastalık özellikle daha genç Asyalı ve Güney Amerikalı tütün çiftçileri arasında yaygın. Bazı durumlarda günde 50 sigaraya eşdeğer nikotine maruz kalınabilir. Kadınlar ve çocuklar, tütün çiftçiliğinde daha çok çalıştıkları için birincil derecede etkilenir. Dünya çapında 1,3 milyon çocuk tütün tarımında çalışır ve eğitimden mahrum kalır."