Aksa Gaz'ın Ceo'su Yaşar Arslan'ın malum sendika ile arasındaki ilişki tepkilere neden oldu. Enerji İşçileri Sendikası Başkanı Mahmud Altunsoy da, Aksa Gaz'ın sendikal sürecine dair açıklamalarda bulundu.

Üyelerinin menfaatini savunmayı her şeyin üstünde tutan Enerji İşçileri Sendikası, üyelerinin hakkı için şirket yönetiminin ciddiyetsizliğine rağmen güçlü duruşunu sergilemeye devam ediyor. 

"NASIL BİR İLİŞKİN VAR BU İNSANLARLA?"

Enerji İşçileri Sendikası Başkanı Altunsoy'un sendikal talepleri yönetim tarafından gözardı edilirken, Başkan Altunsoy bu duruma şu ifadelerle tepki gösterdi:

"Bu şirketin genel müdürü olan sayın Yaşar Arslan Bey, malum sendika ile görüşmek için ayağına gidiyor. Biz sizin ayağınıza geliyoruz 600 küsür tane işçimizin hakkını görüşmek için, bizim karşımıza çıkmıyorsunuz.  Buradan İstanbul'dan kalkıp adamların ayağına gidiyorsunuz. Hayırdır Yaşar Bey? Nasıl bir ilişkin var bu insanlarla? 

Bu şahıs binlerce işçinin hakkını ve emeğini peşkeş çekmeye çalışıyor. Ama artık müsterih olun, hiç kimse sizin hakkınızı yiyemeyecek! 20 bin 460 TL'lik brüt ücret teklifi yaptılar. Oyun oynuyorlar bizimle. Eğer işçinin hakkını yiyecek kadar acizseniz, Allah selamet versin! Bunu sizin yanınıza bırakmayacağız.

Bakın köprüden önce son çıkış. Bugüne kadar bunların karşısına çıkıp bunları dava eden, bunların peşine düşen, işçisinin yanında olan, bunların karşısına çıkıp da tek kelime söyleyen hiçbir sendika olmamıştır. İlk defa bunu yaparak tarih yazıyoruz! Sizlerle beraber ve sizlerin sayesinde...."

"Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok bizim" ifadesini kullanan Altunsoy işçilere ileri bir tarihi işaret ederek, "Size vereceğim tarihte, tüm arkadaşlarımız el birliğiyle o gün işe çıkmayacak!" dedi.

"BÜTÜN ŞEFFAFLIĞIYLA SİZLERLE PAYLAŞMIŞ OLACAĞIM"

Altunsoy'un konuşmasından satır başları ise şu şekilde:

"Değerli Aksa Gaz çalışanları üyelerimiz, kıymetli arkadaşlarımız, değerli yol arkadaşlarımız;

Hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum, şefkatle kucaklıyorum. Hayırlı, uğurlu, bereketli, kazasız, belasız, güzel günler diliyorum. 

Kıymetli arkadaşlarımız, 2 yıl yapmış olduğumuz mücadelenin başladığımız günden gelmiş olduğumuz noktaya kadar bütün süreci kısa ve öz bir şekilde sizinle özetleyeceğim. Bütün şeffaflığıyla sizlerle paylaşmış olacağım. 

Hepiniz biliyorsunuz, 26.05.2022 tarihinde, ilgili kanundaki çoğunluğun sağlanmasının hemen ardından, biz 26.05.2022 tarihinde, yani bundan tam 2 yıl evvel, toplu iş sözleşme yetkisini istemek için Çalışma Bakanlığı'na yetki tespiti müracaatında bulunduk. İki tip iş yeri vardır; tek sigorta numarası olanlar iş yeri diye geçer, birden fazla sigorta numarası olan iş yerleri ise işletme diye geçer. Tek sigorta numarası olan iş yerlerinde yüzde 50'nin üstünde bir çoğunluk aranırken, birden fazla sigorta numarası olan işletme diye geçen yerlerde yüzde 40 çoğunluk aranır. 

Sizin çalışmış olduğunuz Aksa Gaz iş yeri değil, işletmedir birden fazla sigorta numarası var çünkü. Ve biz bundan iki yıl önce yüzde 40 çoğunluğu sağladığımızda, Bakanlığa yetki tespiti müracaatında bulunduğumuzda, tabi Aksa Gaz elektrik kısmında da malum sabun sendikası ile çalışıyorlar. O sabun sendikası ile birlikte yürüdükleri için, yıllarca körler sağırlar birbirlerini ağırlar bir şekilde idare etmişler. Ama bugüne kadar. Enerji İşçileri Sendikası geldiğinde bunların bütün ayarları dengeleri bozuldu. Şimdi süreci sizlerle paylaşayım.

"MESAİ ARKADAŞLARIMIZ DA DURUMA VAKIF"

02.06.2022 tarihinde yetki tespitimiz sendikamıza ulaştı. Yetki tespitimize itirazın ardından süreç başladı. İşte hikaye zaten burada başlıyor. İlgili dava sürecinin başlamasının ardından, iş yerinde çalışan sendikamız üyesi işçilere ve sendikal çalışmalara öncülük edenlere ilişkin farklı il ve ilçelere sürgün edilmeye başlandı. İlk süreç zaten böyle başladı. Çalışan mesai arkadaşlarımız da herkes duruma vakıf. 

Sürgünün akabinde bu sendikal baskı ve mobbingi kabul etmeyen yaklaşık 35-40 tane arkadaşımızın iş akitlerini sonlandırdılar. İş akitlerinin son bulmasının ardından her zaman işçinin yanında durmuş sendikamız, işten çıkartılan bütün arkadaşlarımızın dava masraflarına varıncaya kadar, hukuk zaferini sonuçlandırıncaya kadar -birtakım arkadaşlarımızınki sonuçlandı, diğerleri de devam ediyor- işçilerin yanında oldu. Ama müsterih olabilirsiniz kanunlar bizim lehimize ve onların aleyhine. Kanunlar işçinin hakkını koruyor. Sendika da sonuna kadar maddi ve manevi, avukatlarımızla, maddi gücümüzle, bütün olanaklarımızla bütün işçilerimizin ve üyelerimizin yanındayız, bunu böyle bilin. 

Tabi orada bunlar bir başladılar hikayeye. Biliyorsunuz şurada daha bir sene üzerinden geçmedi belki de, İstanbul Anadolu Yakası'nın başsavcısı birtakım rüşvet ve illegal işlerden bahsettiği için o başsavcıyı kızağa çektiler. Bunu ben söylemiyorum, Anadolu Adliyesi'nin başındaki başsavcı söylüyor.

"ÇOĞUNLUĞU SAĞLADIYSA YETKİSİNİ VERECEKSİN"

Ve bunlar da bu Aksa Gaz içerisindeki bazı yetkililer önce bilirkişi raporlarını kendi lehlerine yazdırdılar. Bakanlık diyor ki kanun çok açık. Çoğunluğu sağladıysa yetkisini vereceksin, bitti. 

Sen bilirkişiyi bağlamışsın, ona para vermişsin, ben bilemem. Bedavaya kimse Allah rızası için bizim kararımızı ve bizim haklılığımızı size teslim edemez. Ne ile yapıyor bunu? Allah rızası için mi yapıyor? Bu bilirkişi buna nasıl böyle bir yazı veriyor? İlk derece mahkemesi ve istinaf nasıl böyle bir karar veriyor? 

Ama Allah'tan helal süt emmiş hakimimiz savcımız var. Yargıtay'a gidince yargıtay bakıyor, inceliyor ve diyor ki bunların hepsi hikaye. Bu adamlar yetkiyi almışlar. Bunların reddine, Enerji İş'in yetkisine diyerek bizim yetkimizi veriyor. 

Yetki süreci başladıktan sonra bunlar başlıyorlar filmlere. Biliyorsunuz Kazancı Holding'in genel merkezi İstanbul Beykoz ilçesi, Kavacık mahallesinde. Orada koca koca binalar dikmişler. Sizlerden, sizin gibi alın teri ile emeği için çalışan arkadaşlarımızın sırtından kazandıkları parayla diktikleri o binalara biz sizin adınıza görüşmeye gittik arkadaşlar. İlk görüşmeye gittik, daha ilk görüşmede zaten kapıda güvenlikler bizi eziyorlar, bizi böyle hakir görüyorlar, bizi bekletiyorlar, oraya alıyorlar, yok işte üstünüze metal mi var beyefendi öttü diyorlar. Bu arada neden korkuyorsunuz bu kadar güvenlik önlemleri bilmem ne? Hayırdır ya?  Kimden, neden, niçin korkuyorsunuz ya? Allah'tan korkmuyorlar kendi canlarından korktukları kadar ya. Allah'tan korksalar zaten bu işleri yapmazlar. 

Şimdi bizi zaten orada oyadılar, saat 1'de görüşmemiz var niye bizimle alay ediyorsunuz? Neyse orada dişimizi sıktık, baktık ki en son alay ediyorlar bizimle, Genel Başkan Yardımcımız Salih Bey'e döndüm dedim ki 'bu süreci bunlarla yürütemeyeceğiz, Yüksek Hakem'e gidebiliyor muyuz?'. 'Gidebiliyoruz' dedi, 'kalkın oraya gidiyoruz, bunlarla muhatap olmaya gerek yok' dedim. Oradan çıktık, ardından hemen telefon trafiği başladı. 'Yanlış anladınız, özür dileriz o bina değildi diğer binaydı' gibi sözler söylediler. Kardeşim bu saatten sonra biz oraya gelmeyeceğiz, madem öyle siz bize geleceksiniz. Çünkü bunun artık daha ilişkisi kalmadı. Daha konunun başlangıcında bize yapmadıklarını bırakmadılar. Keza sizler de sahada bunu yaşıyorsunuz, görüyorsunuz. 

Biz işçi arkadaşlarımız için sabrettik, dişimizi sıktık. Diş sıka sıka diş bırakmadılar bizde. Sırf sizin hatrınıza, sizler için. Biz önce işçimizin hakkı için ikili diyaloglar, beşeri ilişkiler ve müzakere yollarını önce denemeliyiz. Denedik mi denedik. Biz ayaklarına gitmemize rağmen Aksa Gaz'ın Genel Müdürü olan Sayın Arslan Bey, bir sefer olsun karşımıza çıkmadı. Toplu iş sözleşmesi süreci başladığından bugüne kadar bir kez karşımıza çıkmadı. Genel Müdür Yardımcısı var, Alper Konyalı Bey, gidiyoruz ücret kısmında bir yere kadar geliyoruz, 'ben buna bir şey diyemem' diyor. 'Niye Alper Bey?' diyoruz, 'ben yetkili değilim' diyor. Sen yetkili biri değilsen benim karşıma yetkili biri gelsin ya. Sen yetkili değilsen niye benim karşıma geliyorsun? Burada 600 küsür işçi arkadaşımızın yetkilisi olarak tüm ekibimizle birlikte geliyoruz size, ayağınıza geliyoruz. Bize bir sürü film çeviriyorsunuz, güvenliğe bizi ezdirmeye çalışıyorsunuz, kusura bakmayın ben üyelerimin itibarını ayaklar altına aldırmam! Sizin tanıdığınız o yalaka, üçkağıtçı, saniyede kırk takla atan sendikacılarla bizi karıştırmayın. 

"İŞÇİNİN ALIN TERİYLE AİDATIYLA ALDIĞI PARA İLE YAPIYOR"

Sayın CEO, Genel Müdür Yaşar Arslan Bey o sabun sendikasının ayağına gidiyor, ayağına. Hayırdır, niye gidiyorsun malum sendikanın ayağına? Ne gibi bir ilişkin var senin bunlarla? Biz 600 küsür tane işçimizin hakkı için ayağınıza geliyoruz, bizim karşımıza çıkmıyorsun. Karşımıza gönderdiğin adamlar bizimle alay ediyor, kapıdaki güvenlikler alay ediyor, bizimle oyun oynuyorlar. Ama sen buradan İstanbul'dan, Beykoz'dan kalkıyorsun Ankara'ya bu adamların ayağına gidiyorsun. Yetmiyor, sözleşme için onların ayağına gidiyorsun. Ya hayırdır? Soruyorum Yaşar Bey. Ne gibi bir ilişkin var bunlarla? 

Arkadaşlar ben size onu da açıklayayım. Yaşar Bey İDAŞ'tan gelme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde İDAŞ'te üst düzey yöneticilik yaptı. Yaşar Bey'in orada yöneticilik yaptığı dönemde İDAŞ'ın şube başkanı orada böyle sakallı bir arkadaş var iri yarı, benim iki katım. Onunla çok iyi bir ikili ilişki içerisinde. 

Bugüne kadar bizzat şahit olduğum, o sabun sendikasının çalışma yönteminde işçiyle hiç diyalogları yoktur. Üst düzey yöneticileri satın alıyorlar. Yöneticileri yazın aileleriyle birlikte tatile gönderiyorlar, yöneticilerin çocuklarının özel okul taksitlerini ödüyorlar, kredi kartlarını ödüyorlar, evlerinin mobilyalarını değiştiriyorlar. Bu sendika, işçinin alın teriyle aidatından aldığı para ile yapıyor tüm bunları. 

Fethi Gürer'den taşeron ve belediye şirket işçilerine destek Fethi Gürer'den taşeron ve belediye şirket işçilerine destek

Holdingin sahibi Sayın Cemil Kazancı Bey'in bunlardan haberi bile yok. Bu şahıs binlerce işçinin hakkını ve emeğini peşkeş çekmeye çalışıyor. Ama artık müsterih olun, hiç kimse sizin hakkınızı yiyemeyecek! Önce Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunları var, sonra Enerji İşçileri Sendikası var, eğer burada aşamayacağımız bir şey varsa bütün süreci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacağım!

"BU MOBBİNGİN HAPİS CEZASI VAR"

Bu şahıslarla ilgili olarak sendikamızın avukatı suç duyurusunda bulundular. Bu yapılan haksız, hukuksuz mobbingin, baskının 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası var.

Şimdi gelelim ücret konusuna. Konu ücrete geldiğinde dalga geçer gibi 20 bin 460 TL'lik brüt ücret teklifi yaptılar. Oyun oynuyorlar bizimle. İşçinin umudu, işçinin sendikası biziz. Yüksek Hakem'e baktığımızda bize net 22 bin 100 TL 30 günlük ikramiye verirken, bunlar brüt 20 bin 460 TL diyor. Yüksek Hakem Kurulu'nun kararı ortada.

Bakın köprüden önce son çıkış. Bugüne kadar bunların karşısına çıkıp bunları dava eden, bunların peşine düşen, işçisinin yanında olan, bunların karşısına çıkıp da tek kelime söyleyen hiçbir sendika olmamıştır. İlk defa bunu yaparak tarih yazıyoruz! Sizlerle beraber ve sizlerin sayesinde. Ve hakkımızı sonuna kadar alacağız!

Eğer işçinin hakkını yiyecek kadar acizseniz, Allah selamet versin! Bunu sizin yanınıza bırakmayacağız. O reklamlara verdiğiniz paraları önce işçi ile paylaşacaksınız! 

Bu işin sorumlusu Cemil Kazancı değil tamamen Yaşar Arslan'dır. 

Yüksek Hakem'e gittiğimizde, karar tahmini olarak Ağustos ayı gibi çıkar. Bizi arıyorlar şu anda Aksa'dan, biz onlarla diyalog kurmuyoruz. İşçilerimizin geriye dönük olarak 40-50 bin TL alacağını ümit ediyoruz.

Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok bizim. Size vereceğim tarihte, tüm arkadaşlarımız el birliğiyle o gün işe çıkmayacak!" 

Editör: Yudum İmal