
SUÇ VE İTİRAF

Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanının başkahramanı Raskolnikov, hukuk öğrencisi bir gençtir. Edebiyat dünyasının en ünlü katillerinden biri olarak kabul edilen Raskolnikov, kötü niyetli bir tefeci kadını öldürerek kendi ahlaki teorisini sınamaya çalışır. Ancak hesapta olmayan bir durum gelişir; tefeci kadının masum kız kardeşi de olay yerindedir. Arkasında tanık bırakmamak için onu da öldürmek zorunda kalır. Raskolnikov, tefeci kadının ölümünden hiç pişmanlık duymaz. Ancak masum birini öldürmenin vicdanında yarattığı derin acı, zamanla ruhunu kemirmeye başlar. Bu suçluluk duygusu öylesine dayanılmaz bir hâl alır ki sonunda karakola giderek cinayeti itiraf eder. Suçunu kabullenmese de cezasını kabul eden Raskolnikov, itiraf yoluyla ruhunu arındırmaya çalışır.
Siz son yıllarda vicdan azabı çektiği için karakola gidip cinayetini itiraf eden kaç tane katil duydunuz ? Yakın zamanda tüm Türkiye’nin içini sızlatan Narin Güran’ın katledilmesi olayını hatırlayalım. En güvende olması gereken yerde, evinde öldürülen, sonra bir çuvala koyulup bir dere yatağına gömülen, sekiz yaşında bir kız çocuğu Narin. Fotoğraflarından ve videolarından gördüğüm kadarıyla yaşama sevinciyle dolu, cıvıl cıvıl bir çocuk. Onu katledenler ise en sevdikleri, en yakınları. Aylardır bu olayı takip ediyoruz. Cinayetle suçlanan hatta bu cinayetten hüküm giyen üç kişiden bir itiraf gelir mi diye bekliyoruz. Maalesef ne anneden ne abiden ne de amcadan bir itiraf geldi. Bu durumdan kurtulabileceklerine dair içlerinde hâlâ bir umut var sanırım. Tabii söylemeden geçmeyelim, bu olayda bir tane itirafçı var: Nevzat Bahtiyar, Narin’in cesedini ortadan kaldırmakla görevlendirilmiş kişi. Nevzat Bahtiyar, pişmanlık hissiyle veya vicdan azabına dayanamayarak itirafta bulunmuş değildir. Yakalanacağını anladığı için itirafçı olmuştur.
Aslında Narin’in ölümünden köyde yaşayan herkes sorumlu. Tüm köy halkı örgütlenmiş, büyük bir soğukkanlılıkla gerçeğin ortaya çıkmasını engellemiş, delilleri karartmış, yetkilileri yanlış yönlendirmiş, kısacası suçu örtbas etmek için elinden geleni yapmıştı. Avuç içi kadar yerde kimse bir şey görmemiş, duymamıştı. Köy halkı, ahlaki ve vicdani yozlaşmanın en büyük örneğini sergilemişti. Vicdan ve merhamet sahibi hiç kimse bu kötülüğe dayanamaz ama bütün Türkiye kan ağlarken bu insanlar, o güzel gülüşüne yakından şahit oldukları Narin’in yitip gitmesine hiç ses çıkarmamışlardı. Bir atasözü der ki: Kabahatini itiraf ederek affını iste; zira bir suçu gizlemek o suçu ikileştirir. Anne, abi, amca ve bilip de susan tüm köy halkının suçu, itiraf gelmedikçe katlanarak artmaya devam ediyor.
Suç ve itiraf denince tüm dünyada akla gelen ilk isim Raskolnikov’dur eminim. Ancak Raskolnikov olmak da kolay değil. O suçunu itiraf etmişti çünkü vicdanı vardı. Suçundan çok, bir masumu öldürmenin pişmanlığı vardı. Narin cinayetinde ise suçlu çok, vicdan sahibi kimse yok. “Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymaktır.“ Umarım adı gibi narin yavrucağın katledilmesiyle ilgili herkes, layık olduğu yeri bulur.