
ELTİLERİN SAVAŞI

2019 yılının sonlarına doğru ortaya çıkan ve tüm dünyayı hazırlıksız yakalayan küresel salgın, son beş yıla damga vurdu. Salgın ekonomik işleyişi ve sosyal hayatı sekteye uğrattı. Türkiye pandemiyle geç tanıştı ancak etkilerini hızlıca ve yüksek oranda hissetti. Türkiye'de 2024 yılında konkordato ilan eden firma sayısı 1.723 oldu. 132 şirket için iflas kararı verildi. Bu bir rekor olarak kayıtlara geçti. İflas eden firmaların çoğunun aile şirketi olması da dikkat çekti.
“Elti kavgaları yüzünden son 5 yılda Türkiye ekonomisinin uğradığı zarar 350 milyar dolar.” Yok, Gupse Özay’ın “Eltilerin Savaşı” filminden bir alıntı değil bu. Uluslararası hile denetim firması Fraud Audit Corporation (FAC) Başkanı Baki Toraman’ın yaptığı bir açıklama. Başkan, ironik biçimde bizdeki aile şirketlerine gönderme yapmış. Evet, ne yazık ki bizde aile şirketleri gerekli sağlam duruşu gösteremiyor ve yok olup gidiyor. Bu sadece pandemi dönemi için geçerli bir durum değil. Türkiye’de aile şirketleri uzun süre varlık gösteremiyor.
Dünyada aile şirketlerinin ortalama yaşam süresi 24 yıl olarak görülürken Türkiye’de ise bu durum dünya ortalamasının çok altında. Aile şirketleri bizde en çabuk dağılan şirket grubu. Dünyada aile şirketleri genelde 4 nesil faaliyet gösterirken ülkemizde bu süre çoğunlukla ilk nesille sınırlı kalıyor. Tabii bunun bir çok sebebi var. Türkiye’deki aile şirketlerinin en önemli başarısızlık nedenleri, şirketlerin feodal bir yapıya sahip olması, hanedanlık gibi yönetilmesi ve kurumsallaşamaması. Bunların yanı sıra bireyler arası güç savaşları ve güven sorunları da şirketlerin dağılmasında büyük etkenler olarak karşımıza çıkıyor. Bu şirketlerde genellikle oğlumu, kardeşimi müdür yapayım tarzında liyakatsiz görevlendirmeler yapılıyor. Bu şirketler, biz bir aileyiz söylemiyle çalışanların sömürüldüğü yerler olarak da dikkat çekiyor. Toplumsal yapımızın da bir yansıması olan, tek yetkili benim, işi paylaşmam, ben yaparım düşüncesi aile şirketlerinin sonunu getiriyor.
Uluslararası hile denetim firması Fraud Audit Corporation (FAC) Başkanı Baki Toraman, ülkemizde çalışanların yüzde kırk üçünün kendi şirketlerine zarar vermek için hileler yaptığını ve en çok hilenin de aile şirketlerinde yaşandığını ifade ediyor. Aile şirketlerinin yüzde sekseninin ilk beş yılda faaliyetlerine son verdiğini açıklıyor. Korkunç rakamlar bunlar. Peki başarılı aile şirketleri yok mu? Tabii ki var ve bunlar genellikle holdingleşmiş şirketler.
Şimdi soru şu: Ortak inek mi, ayrı buzağı mı? Günümüz şartlarında ortak olmadan şirket kurmak, onu yaşatmak zor. Aile olmak güzel ama aile şirketi olmak büyük imtihan. Aile ilişkileriyle iş ilişkilerini karıştırmadan ortaklığı sürdürmek hiç de kolay değil. Kurumsallaşma olmadan başarıyı yakalamak neredeyse mümkün değil. Rakip şirketler yerine kendi içlerinde yarış hâlinde olunması, aile şirketlerinin en büyük yanlışlarından biri. Unutmayalım ki kavganın, gürültünün olduğu yerde bereket olmaz.